Alma Table
Alma Table birkaç yıl önce Ankara’da açıldı. Çok hoş bir atmosfere ve yalın bir menüye sahip. Ne kadar sıklıkta emin değilim ancak dönemsel menüleri var, bir yediğinize bir daha denk gelmeme ihtimaliniz var. Toplamda 10-12 tabaktan oluşan başlangıç, ara soğuk ve sıcaklar ve ana yemek diye sıralanan bir menüsü var. Genelde iki kişi için ortaya dört veya beş tabak söyleniyor, bize de epey yetmişti. Ana yemek söylemeseydik keşke demiştik üçüncü tabaktayken.
Bizim tercihlerimiz şunlar oldu (hatırladığım kadarıyla);
- Rakılı, ballı ve kuş üzümlü tereyağı yanında kızarmış ekmek
- Kereviz yağlı çırpılmış tereyağı ve çıtır soğan ile servis edilen karamelize soğan tabağında ayva
- Izgara brokoli ve zahterli kraker
- Soya soslu, karamelize soğanlı patlıcan ve fırın(?) patates
- Hindistan cevizi sütü ile hazırlanmış kremalı, balkabaklı makarna
Uzun zamandır gitmek istiyordum ve ilk defa bu sene deneyimleme fırsatı buldum. Açıkçası herhangi bir yerde üzerine yazılanları okumadan, biraz yüksek beklenti ile gitmiştim. Deneyim açısından benim kafamı karıştıran bir yer oldu. Fine dine-ımsı bir konsepte sahip ancak tabaklar çok güzel görünse de neredeyse hepsinde sanki bir şeyler eksik ya da fazlaymış gibi hissettirdi bana.
Yemekleri beklerken kendi yaptıkları focaccia yanına zeytinyağı ikram ettiler. Şarap yanına çok güzel eşlikçiler olduğunu düşünüyorum, oldukça lezzetlilerdi.
Tercihlerimizden sırayla gidecek olursam;
Başlangıç için seçtiğimiz rakılı tereyağı yanına gelen hafif kızarmış ekmekler güzeldi. Tüm akşam yedik neredeyse, bekledikçe güzelleşti.
İkinci tabaktan beklentim yüksekti. Hafif tuzlu bir tabak beklerken tarçınlı ayvalarla karşılaştık. Oldukça tatlıydı ve bence tabaktaki diğer tüm malzemeleri bastırıyordu. Tatlı tuzlu bir denge olsa en azından daha keyifli olabilirdi benim için. Kereviz yağlı çırpılmış krema benim damak tadıma uydu, normalde pek kereviz tüketmiyorum ama o kekremsiliği tereyağı ile uyumlu olmuş.
Izgara brokoliyle ilgili ise hiç beklentimiz yoktu ancak beş tabağın beşi o olsa hepsini yerdim sanırım. Brokoliden gerçekten ızgara tadını alıyor olmanız, üzerindeki yeşil sos ve zahterli kıtırla olan uyumu çok çok güzeldi. Brokoli sevmeyen birinin dahi seveceğini düşünüyorum.
Patlıcanlı olan tabak için de oldukça heyecanlıydım çünkü her halini çok severim. Ancak gelen tabak o kadar tuzluydu ki ikinci lokmayı almakta dahi zorlandık. Bir iki denemeden sonra garsona sorma ihtiyacı duyduk, gerçekten bu kadar tuzlu bir yemek mi yoksa bir şeyler ters mi gitti diye… Mutfağa gidip geldikten sonra aslında bu kadar tuzlu olmaması gerektiğini söyledi ve tuzu biraz bastırmak için yanına süzme yoğurt ikram ettiler. Fakat yine de yenilebilir olmadı bizim için, bunun üzerine onların ikramı olacağını ilettiler. (Maalesef hesaba eklenmişti, unutulmuş diye umuyoruz)
Son olarak da balkabaklı makarnaya gelelim. Genel olarak kötü değildi ama yine pek bir aroması yoktu. İçerisindekilerin spesifik olarak belirtilmesi insanda ister istemez bir beklenti uyandırıyor, ayırt edebilmek istiyor o tatları bence. Zaten tabaklar bize çok fazla geldiği için bitiremedik.
Sonrasında birer kokteyl içtik. Kuzukulaklı tercih etmiştik, ekşi sevenler için çok doğru bir seçim. Su gibi aktı.
Atmosferi çok güzel, sofistike bir mekan. Biz hava soğuk olduğu için içerdeydik ama hava iyiyken bahçesi çok keyifli olur eminim. Özetle aslında gerçekten potansiyeli olan bir yer gibi ama sonradan okuduğum yorumları doğruladı benim için. Tekrar gidip bir şans daha vermek isterim. Ankara’da ihtiyaç duyulan bir mekan olmuş.
Notlar:
Alma Table İncek’te bulunuyor ve rezervasyonlu gitmek gerekiyor. Bir iki gün öncesinden arayarak yer bulmuştuk. Ekim 2024’te iki kişi için beş tabak, iki kadeh şarap ve iki kokteyl için kişi başı 1.500 civarı ödedik.